Siyah akar Zonguldak’ın deresi
Orhan Veli, yıllar önce Zonguldak madencileri için yazdığı şiirde “Siyah akar Zonguldak’ın deresi / Yüz karası değil, kömür karası / Böyle kazanılır ekmek parası” demişti. Madencinin yerin altında kömürle şekillenen yüreği, bu kez Soma’da durdu... Ekmek parası uğruna girilen yüzlerce metre derindeki maden galerileri, 301 insanımızın son nefesini verdiği yer oldu. Soma, Türkiye’nin en büyük maden felaketinin yaşandığı ilçeye dönüştü. Acımız büyük...
Orada kaybettiğimiz her can, kendi ailemizden kaybettiğimiz bir kişi gibi canımızı yaktı, acımızı büyüttü. Milletimizin, madenci kardeşlerimizin ailelerinin, eşlerinin, çocuklarının, anne-babalarının, dost ve arkadaşlarının başı sağ olsun. Allah hepimize, bu büyük kederi, güzel bir sabırla karşılamayı nasip etsin. Acımızı hafifleten tek şey, Başbakanımızın, bakanlarımızın, tüm ilgili devlet görevlilerinin tüm imkan ve gayretleriyle bu olayın acılarını dindirmek, hafifletmek için seferber olmalarıdır.
Sayın Başbakanımız başta olmak üzere, devletin bu kez maden felaketlerinin bir daha yaşanmaması için ciddi tedbirler alma yolunda çok kararlı hareket ediyor olmaları bizi ümitlendiriyor. Biz de özellikle bu facianın bizi milletçe derinden yaralayan boyutlara ulaşmasında ihmali olanların, mutlaka cezalandırılmalarını talep ediyoruz.
Alması gereken önlemleri almayanlar, yapması gereken yatırım ve hizmetleri yapmayanlar, kontrollerinde gevşek ve hoşgörülü davrananlar, bir daha böyle davranmaya tevessül edemeyecek şekilde cezalandırılmalı. Eğer onların yararlandıkları yasal boşluklar var ise, bir an evvel bu boşluklar ortadan kaldırılmalı. Madenci bizim emeğimizin, alın terimizin, insana verdiğimiz değerin simgesidir. Bu nedenle de onlara hak ettiği değeri, arkalarından ağıtlar yakarak değil, bir daha ağıt yakılacak ortamların oluşmasına izin vermeyerek göstermeliyiz.
Türkiye’nin gündemine oturan Soma Faciası’yla ilgili görüşlerimi paylaştıktan sonra sizlere Borsamızla ilgili bilgi vermek istiyorum. Her geçen gün gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında etkinlik ve faaliyetleri artan Borsamız, bu konuda iki güzel gelişmeye imza attı.
Birincisi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından Borsamızın kayıt ve tescil ile yükümlü olduğu ürünlere yenileri eklendi. İSTİB’in kotasyonuna yeri giren ürünler “pamuk, leblebi, bal, kümes hayvanları, tomruk ve kereste” oldu.
İkinci olarak, göreve geldiğimizde söz verdiğimiz gibi İstanbul Ticaret Borsası’nı, adına yaraşır bir uluslararası etkinliğe kavuşturmak için her türlü çalışmayı gösteriyoruz. “Küresel borsa” sloganıyla özetlediğimiz bu faaliyetler neticesinde önemli bir adım daha attık ve İSTİB’in Avrupa Ticaret Borsaları Derneği üyesi olması için müracaat ettik. Bu kapsamda Hamburg’da gerçekleşen toplantıda bir sunum yaparak İstanbul Ticaret Borsası’nı tanıttık.
Onurla ifade edeyim ki, İSTİB bu toplantılarda büyük bir teveccüh ve takdir topladı. İnanıyorum ki, Ekim ayıda yapılacak Genel Kurul toplantısında da Borsamızın üyeliği oylanarak kabul edilecek. Böylece İSTİB, küresel vizyon ve rolüne uygun çalışmalarında bir kilometre taşını daha geride bırakacak.