Kaptanın ustalığı, fırtınalı havalarda belli olur
“Ticaret risktir, siyaset risktir, hayat risktir” der büyük bir Türk siyaset adamı. Tacir, bu riski göze alıp ticaret yapabilen kişidir, siyasetçi de büyük tehlike ve risklere meydan okuyan kişidir. Ticarette de, siyasette de başarı, risklerden zerrece korkuya düşülmediği, ustalıkla bu riskler bertaraf edildiğinde kendiliğinden gelir. O vakit, tacirin sahip olduğu ticarethane, siyasetçinin yönettiği ülke ferahlık ve huzur sahiline sağlam bir şekilde ulaşır. Yeni ufuklara doğru güvenle yol alır.
Türkiye, tacirin de, siyasetçinin de yağmur gibi yağan risklere karşı mücadele ettiği bir dönemden geçiyor. 17 Aralık 2013’te başlayan süreç, büyük Türkiye ile kabuğuna çekilmiş Türkiye arasında bir seçim yapmaya zorluyor bizi. Bugün yeryüzünde adım atılmamış bir alan bırakmamak için yola çıkan Türkiye’nin önü, uluslararası bir operasyonla kesilmek isteniyor. Türkiye’nin istikrarsızlaştırılması ve itibarsızlaştırılmasını hedef alan bu hamle, kuşkusuz Türk iş dünyasını da yakından ilgilendiriyor. Çünkü siyaset ile ticaret, bir kuşun iki kanadı gibidir. Biri olmadan diğeri etkinliğine ve gücüne kavuşamaz. Birinde meydana gelen aksama, diğerinin sağlamlığını zayıflatır. Siyaseti puslu kılınan bir ülkenin ticaretinin parlak bir güneş olmasını kimse bekleyemez...
Böylesine zor günlerin içinden geçerken, Türkiye’yi kurtaracak tek şey, kararlı ve sağlam bir iradedir. Türkiye’nin yöneticileri sağlam bir irade sergilediği sürece, rüzgar ne yönden eserse essin, ülke olarak büyük yürüyüşümüzden bir milim bile sapmayacağımıza eminim. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in veciz bir şekilde ifade ettiği gibi:
“Surda bir gedik açtık mukades mi mukaddes,
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es”
Türkiye’nin siyasi ve ticari hayatına kastedenler, Taksim’i kendilerine simge yaparak başlattıkları ve 17 Aralıkla devam eden kaos ve kriz sürecinde kendileri boğulacaktır. Türkiye, asla bir daha eski karanlık günlere ve yoksulluk dehlizlerine geri dönmeyecektir. Bunun en büyük teminatı da Türk iş alemidir. Hepimiz biliyoruz ki, iş dünyası hak ve özgürlüklerin olduğu ortamda serpilip gelişir. O yüzden özgürlük kılıfına saklanmış totaliter ve baskıcı niyet ve istekleri en iyi biz tanırız. Özgürlük istiyoruz diyerek, ülkeyi bir felaketin eşiğine taşımak isteyenler, son 10 yılda Türkiye’nin önünü açan siyasetçilerimizin önünü kesemeyecektir. Çünkü operasyonla gelen operasyonla gider, halkın iradesinin yansıdığı sandıkla gelen ise ancak sandıkla gider.
Daha da önemlisi, biz biliyoruz ki, Türkiye güvenli ve emin ellerde. Biz biliyoruz ki, sarsıntılı ve fırtınalı havalar, Türkiye’nin güvenli ortamını bozamaz. Çünkü “Kaptanın ustalığı, fırtınalı havalarda belli olur.” Hamdolsun, Türkiye gemisinin kaptan köşkünde usta bir kaptan duruyor.