İstanbul Ticaret Borsası

 


  • BAŞKAN'DAN
Başvuru Yapan: Gerçek Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

Başvuru Yapan: Tüzel Kişi

4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu gereğince istediğim bilgi veya belgeler aşağıda belirtilmiştir. Gereğini arz ederim.


T.C. Kimlik No (*)

:     


Ad Soyad (*)

:     


E-Posta (*)

:     


Telefon (*)

:     


Faks (*)

:     


Geri Dönüş Tercihiniz

:    


Adres (*)

:     



İstenilen Bilgi / Belge (*)

:     


(*) Zorunlu alanların doldurulması gerekmektedir.

    Mayıs
    2015
    29 Mayıs 1453, Yeni Türkiye’nin başlangıcı...

    Başkentler başkenti; kıtaların buluşma, denizlerin kavuşma merkezi, uğruna nice insanın canını feda ettiği İstanbul’un fethinin 562. yıldönümünü idrak ediyoruz. İstanbul’u fethederek, Asya ile Avrupa’yı birleştiren, onu bir İslam şehri haline getiren Sultan II. Mehmed, hem adını taşıdığı Peygamberin övgüsüne mazhar oldu, hem de Fatih unvanını almaya hak kazandı.

     

    Kuşkusuz, bu 8 bin yıllık kenti kendine başkent yapan büyük Sultan Fatih, aynı zamanda orta ölçekli bir beyliğin, artık geri dönülmez bir şekilde İmparatorluk haline geldiğini de tüm dünyaya ilan etti. Bu fetih ile birlikte Ön Asya ve Avrupa’dan ibaret olan dünyanın tüm güçleri kabul ettiler ki, tarih  sahnesinde Türklerin kurduğu bir İmparatorluk 600 sene hüküm sürecektir. Ve anladılar ki, Doğu’nun da, Batı’nın sahibi bundan böyle bu devlettir.

     

    Fatih’i, onlarca kez birçok komutanın deneyip de başaramadığı İstanbul’u fethe hazırlayan ruh, onu motive eden kararlılık, bir yabancı ülke elçisine söylediği şu sözlerde saklıydı: “İmparatorunuza söyleyin, şimdiki Osmanlı padişahı öncekilere benzemez. Bizim gücümüzün ulaştığı yerlere, sizin imparatorunuzun hayalleri bile ulaşamaz.”

     

    Fatih’i fethe layık kılan tek özellik, hayallerin ötesinde bir güce sahip olmasıydı. Bu gücün kaynağı ise, Doğudan kopup gelen 2.500 yıllık geleneğe ruhunu ve coşkusunu veren 850 yıllık hakikat ve iman ilkeleriydi. İşte Fatih Sultan Mehmed, inançlarından ve öncü isim Peygamber Efendimizden (sav) neşet eden tüm ilkeleri, hedef haline getirmeyi başarmış bir liderdi. O yüzden Fatih’in stratejilerini ve uygulamalarını kimsenin havsalası almıyordu. Bu farklılığı sebebiyle II. Mehmed, Fatih oluyordu; yani Açan, Fetheden kişi unvanını alıyordu.

     

    O, “İstanbul’u fetheden ne güzel bir komutandır” övgüsünün verdiği coşkuyla Fatih oluyor, bir devri kapatıp yeni bir devri açıyordu. Yeni dönemde artık belirleyici olan, Fatih’tir; Fatih’in liderliğini yaptığı hak ve adalet yolcularıdır; hakikat aşıklarıdır. Bana göre İstanbul’un fethinin, Yeni Osmanlı’yı başlatması gibi, tarihte ilk kez Yeni Türkiye anlayışının uygulamaya geçmesi gibi bir anlamı vardır. Bu niteliğiyle bu yıl, Genel Seçimlerin İstanbul’un Fethi kutlamalarının sonrasına rastlamasının çok manidar olduğunu düşünüyorum. Yine inanıyorum ki, Fatih Sultan Mehmed, 29 Mayıs’ta Türkler için nasıl bir Yeni Türkiye sayfasını açmışsa, buradan aldığı güçle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da 7 Haziran’da, o ruhla örtüşen Yeni bir Türkiye’nin kapısını açacaklardır.

     

    Fethin kutlu olması diliyor, İstanbul’u fetheden, feth etmek için canlarını fedan eden aziz şehidlerimizi ve bu kutlu şehre hizmet edenleri rahmet ve minnetle anıyorum.